“Adil Bir Akşam”, Hasan Bozdaş’ın ilk şiir kitabı, Nisan 2018’de Hece Yayınlarından çıktı ve “ESKADER Kültür Sanat Ödülleri” kapsamında şiir dalında ödüle layık görüldü. Şiirlerin anlam evreni incelendiğinde bütüne hitap etmese de Adil Bir Akşam şairin hukukçu kimliği de düşünüldüğünde hiçbir şiirin adı olmamasına ve şiirlerde geçmemesine karşın kuşatıcı bir isim. Şairler mi şiirleriyle iz bırakırlar, şiirler mi şairlerden izler taşır, bu nereden baktığımıza göre değişir. Hasan Bozdaş, mesleği olan avukatlıkla ilgili yerinde izler bırakmış şiirlerine: babamın emekli maaşıyla cennete giremem/ günleri bilir ve ölümlülüğümü hesaplarım/ babam fıkıh okur, ben avukatlık yaparım. (Adil Bir Akşam, s.54) ve maket yargıçlar ve kitaplar/ içinde erdem geçmeyen bir okulda okudular/ küçük günahlar ama büyük suçlarla yargıladılar. (Adil Bir Akşam, s.29) gibi dize örneklerini çoğaltmak mümkün ancak şair, kitabını neşrettikten sonra aradan çekilir ve okuyucu -şairle aynı, benzer ya da tamamen farklı olabilecek- şiir kişisiyle baş başadır. İşte bu şiirin, dolayısıyla şiir kişisinin bırakacağı izlerin yargıcı zaman olacak. Adil Bir Akşam ile ilk duruşmasında iyi bir müdafaa çıkarıyor Bozdaş. Okumaya devam et ““Adil Bir Akşam”, Ölüm ve Adalet Arasında Bir Şair: Hasan Bozdaş | Semih DİRİ”
Hasan Bozdaş Diyarbakırlı. Ülkenin bütün seçkin edebiyat dergilerinde yazıyor. Dergâh, Mahalle Mektebi, Hece ve İzdiham bunlardan sadece birkaçı. Hukuk bitirmiş. Dış politika ve insan hakları üzerine çalışıyor. Dış politikayı bilmem, ama şairseniz ‘insan hakları’ üzerine çalışmaktan ziyade mücadele edersiniz. Hasan Bozdaş ilk şiir kitabının başlığını hukukçu kimliğiyle bağdaştırarak ‘ Adil Bir Akşam’ koymuş. Gerçi hep söylenir ya ‘şairlerin hayat hikâyeleri yoktur, şiirleri vardır’ diye, biz de bunu dikkate alıp şu dizeleri şairinin ağzından dikkatte dinleyelim: “ben doğduğumda / çocukları delirmesin diye anneler / hasan dağıttılar / O kadar çok baktım ki uzağa / öldüğüme inanmadılar”. Hangi birini alıntılayayım bu şiirlerin, her biri başka güzel. Hüznü, acıyı, sıkıntıyı, ıstırabı ve ölümü güzelleştiriyor bu şiirler. ‘Saatin Hiç Atmadığı İnsan Durumları’ndan bahsedecektim size, fakat şiirin bahse konu olmayacağını hatırladım birden. Daldan olgun bir meyveye uzanır gibi uzanıp bir dizeyi sundum size; işte bu: “İnsan yeterince dışardan gelmiştir”. Bir ilk kitabın okuyucunun elinde ikinci hatta üçüncü kitap gibi durması nasıl bir şeydir? Bunu bilenler bilir. Hasan Bozdaş’ın ‘Adil Bir Akşam’ kitabındaki şiirlerini okurken adalet duygusunu sonuna kadar kullanarak ‘bu kitap ilk kitap tedirginliğini üzerinden atmış bir şairin geç kalmış üçüncü kitabıdır’ demekten kendimi alamadım. İyi ki de kendimi böyle söylemekten alamamıştım, o zaman kalkıp tepeden inme çözümlemeler yapmaya kalkacaktım birileri gibi. Sevgili okur, âdil bir dünya özlemiyle, âdil bir düzen hedefini kuşanarak umudu birazcık yeşertmek istiyorsan şairin ‘Âdil Bir Akşam’ kitabıyla huzurlu bir akşam geçirmeni tavsiye ederim. Yine de sen bilirsin.


