Poetik Chart | Hakan Şarkdemir*

poetic chart minik

Hasan Bozdaş’ın “Poetik Chart ya da Şiirin Rotası” okuyucuyu metinle etkileşime sokan bir kavramlar haritası betimler. “Poetik Chart”ın imge jeneratörü, Groys’un da belirttiği gibi dilin radikal bir şekilde tek tek sözcük dizilerine ayrılmasını varsayan bir arama motoru gibi işler. Şiirin bulutsu karakteri, sözdiziminin pençesinden kurtarmak üzere sözcükleri dağınık, yersizyurtsuz ve insicamsız bir indekse dönüştürür. Okumaya devam et “Poetik Chart | Hakan Şarkdemir*”

Sinemada Hukuk ve İnsan Hakları

Hukuk için sinema,  en önemli atölyelerden biri. Hukukun temel ilkelerinin sorgulanması açısından edebiyatla birlikte önemli bir kale, bakış açısı oluşturabilmesi bir yana sistem eleştirisi, iktidar sorgusu, ceza muhakemesindeki aksaklıklar ve adalet duygusunun hem görsel hem işitsel bir kompozisyonla izleyiciye aktarılabilmesi, taşıdığı imkanlar açısından bulunmaz bir deneyim.

Bu liste kendi izleme tecrübemle birlikte bazı hocalarımızın tavsiyeleri ve paylaştıkları listelerden de derlenerek gerek hukukla doğrudan ilintili gerekse de insan hakları, eşitsizlik ve çeşitli toplumsal faktörlere yönelik içerikleri sebebiyle oluşturuldu ve istifadenize sunuldu. Bazıları sinema filmi olmakla birlikte bazı dizi ve belgeseller de listeye dahildir. Zaman içerisinde içerik güncellenmeye devam edecektir. Okumaya devam et “Sinemada Hukuk ve İnsan Hakları”

Kitaplarla Hukuk ve İnsan Hakları: Kurgu

Bu bölümde gerek kendi okuma tecrübemin sonucu olarak gerekse de hocalarımız tarafından tavsiye edilmiş ve paylaşılmış hukuk disiplini çerçevesindeki bazı kurgusal/distopik kitapların ya da anı kitaplarının listesi paylaşılmaktadır, yeri geldikçe güncellenecektir. Okumaya devam et “Kitaplarla Hukuk ve İnsan Hakları: Kurgu”

İki Hasan’ın Hasadı | Haydar Ergülen

Yeni şiir genişleyerek sürüyor. Daha doğrusu bu şiirin farklı anlayışlardaki şiirleri kitaplaşıyor, bu da farklılıklar kadar benzerlikleri, yakınlıkları görmeye de olanak sağlıyor.

“Şiir beklemez” diye bir söz düştü aklıma ya niye düştü, nerden esti bilemedim. Çok çok epey zamandır bir-iki ülkede de benimle dolaşan, okuyayım, belki yazarım dediğim iki kitaptandır. Hele raslantıyla iki Hasan’ın şiirlerinden oluşuyorsa kitaplar, ilki Hasan Temiz’in ‘Tükeniş Orkestrası’ (Vacilando), ikincisi ise Hasan Bozdaş’ın ‘İnsanın Madde Olmayan Kısmı’ (Dergâh).

Okumaya devam et “İki Hasan’ın Hasadı | Haydar Ergülen”

Hasan Bozdaş’tan Düşünen Şiirler | Hüseyin Akın

Hasan Bozdaş’ı ilk şiir kitabı Adil Bir Akşam ile tanımıştım. Şu dizeler beni çarpmıştı: “ben doğduğumda / çocukları delirmesin diye anneler / hasan dağıttılar / O kadar çok baktım ki uzağa / öldüğüme inanmadılar”

Hasan Bozdaş, belki de yaşadığımız hayatın en âdil imgesi ölüm olduğu için şiirlerinde ölüm kelimesini sıkça kullanıyor. Bozdaş’ın şiirlerini önceki-sonraki bağlamında okuduğumuzda düşsel düşüncenin imgeye baskın durduğunu söyleyebiliriz. Ayağına kadar gelen romantizme yüz vermeyen, düşsel ve düşünsel dünyadan kendine bir şiir atmosferi oluşturmayı bilen bir şiir yazıyor. Okuyucu şairin daha ilk başta yeni çıkan kitabın isminde romantizmin baş döndürücü etkisini nasıl kırmaya çalıştığını fark ediyor: İnsanın Madde Olmayan Kısmı.

Okumaya devam et “Hasan Bozdaş’tan Düşünen Şiirler | Hüseyin Akın”

Şair Hasan Bozdaş’tan Yeni Kitap: İnsanın Madde Olmayan Kısmı | Yunus Emre Altuntaş

2000’lerden sonra yeni bir şiir yazıldığını söylemiştik. Uzun süre İkinci Yeni’nin tekrarını yaşayan Türk şiirinde, dönüşümün başlangıcını 90’ların sonuna işaretleyebiliriz. ‘80 şiirinin adeta kısırlaştırdığı şiirimizi, bireyci hazlardan kurtarmak için ‘90 kuşağının çabaları yadsınamaz. Buna rağmen yeni tür şiir için 2000 sonrasını beklemek gerekecekti. ‘90 kuşağının temelini belirlediği bu yönelimin verimleri, yoğun olarak 2000 ve sonrası kuşakla anılmaya başlandı.

Neydi yeni şiirin vadettiği? Öncelikle söz oyunlarından, humordan, lirikten, vıcık vıcık aşk şiirlerinden ve modern insanın çıkmazını anlatan bireyci mırıldanmalardan gına gelmişti. Her biri diğerinin tekrarı olan şiirler, bugün de yazılmaya devam ediyor. Lâkin yeni bir ses, yeni bir üslup olarak şiirdeki değişimi sırtlayan şairler de var. İşte sevindiğimiz nokta budur. Çünkü alışıldık gelen her şey şiire düşmandır. Şiirde beklenen şey şaşırtıcı bir başkalıktır. İlk kez okunduğunda insanda farklı bir hoşluk duygusu bırakan şiirdir yeni olan. Alışıldık olanı devam ettiren şiir ise özü itibariyle kayıptır.

Okumaya devam et “Şair Hasan Bozdaş’tan Yeni Kitap: İnsanın Madde Olmayan Kısmı | Yunus Emre Altuntaş”

İnsanın Maddesine Şiirin Nazmına Dair | İbrahim Demirci

Hasan Bozdaş’ın ilk şiir kitabı Adil Bir Akşam, bundan beş yıl önce Hece Yayınları tarafından okura sunulmuştu. O eser hakkında Yeni Şafak Kitap’ta kısa bir tanıtım ve değerlendirme yazısı yazmıştım. Şairin ikinci şiir kitabı İnsanın Madde Olmayan Kısmı, Dergâh Yayınları’ndan çıktı. 106 sayfalık kitap, üç bölüme ayrılmış: Çizgi, Tanrı’yla Buluşmalar, Logos. Her bölümde beşer şiir, toplam on beş şiir.

Şiirin ne olduğuna ve ne olmadığına, neleri içerdiğine ve neleri dışardığına ilişkin bugüne kadar söylenen sözlerin çokluğuna ve çeşitliliğine bakarak bundan sonra da çok ve çeşitli şeyler söyleneceğini öngörebiliriz. Hattâ benzer bir durumun Tanrı, insan, doğa, aşk, bilgi, madde, ışık… pek çok varlık ve kavram için de söz konusu olduğunu uygarlık ve düşünce tarihi bize gösteriyor. Bize kesinti ve kopuş gibi görünen sarsıcı dönüşümlere rağmen, insanlığın serüveninde değişerek devam etme, devam ederek değişme kuralının işlemekte olduğunu söyleyebiliriz. Bu olgu sayesinde hem “Güneşin altında yeni bir şey yok!” hem de “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!” diyebiliyoruz. Okumaya devam et “İnsanın Maddesine Şiirin Nazmına Dair | İbrahim Demirci”

Merve Koçak Kurt’la Söyleştik

Her edebiyatçının “şehir” ile kurduğu bağ/ilişki diğerinden farklıdır. İçinde bulunduğu, içinden geçtiği, durduğu, durakladığı, bağ kurduğu, sevdiği, nefret ettiği, kızdığı şehir onun yaz(g)ısı mıdır aynı zamanda? Merak edip Edebiyat Haber olarak “Şehir Söyleşileri”ne başlayalım demiştik. Köşemizin bu ayki misafiri Hasan Bozdaş oldu. Bozdaş, “Kentlerin bellekleri uzun zamandır yok, bildiğimiz isimleri unutmamızı istediler, bu topluma dağ isimlerini hatta köy isimlerini hatta kendi çocuklarının isimlerini unutturdular… Hafıza bir insan ömrünce yaşamıyor ne kötü, yine de alışamıyoruz bu unutkanlığa.”  diyor.

Yolunuz hangi şehirlerden geçti? (Doğduğunuz, doyduğunuz, durduğunuz şehirler…)  Hangisiyle nasıl “bağ”lar kurdunuz? En çok hangisinde buldunuz kelimelerinizi? 

Çok otobiyografik bir söyleşi olacak belli ki. Siz sorunca fark ettim, şehirlerim üzerine hiç düşünmemişim, aslında pek çok şehirle bağ kurdum yine de hiçbirinde kalıcı olmadım, burada da ne kadar kalırım bilemiyorum.

Okumaya devam et “Merve Koçak Kurt’la Söyleştik”