Halil Cibran, 1883 yılında Lübnan’ın bir kasabası olan Bsharri’de Maruni Katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir, modern bir eğitim almaya çalışan Cibran, İncil’i de iyi bir şekilde öğrenir.
Henüz çocukluğunda babasının göreviyle geçirdiği bir takım soruşturmalar ve aldığı hapis cezası neticesinde sıkıntılı günler geçiren Cibran ve ailesi, 1895 yılında New York’a yerleşir.
Amerika’da İngilizce öğrenmeye başlayan Cibran, sanata da ilgisini belli ederek bir sanat okuluna yazılır, resimle ilgili yeteneği bütün hocalarının dikkatini çeker. Henüz sanat okuluna devam ederken Boston’lu ünlü sanatçı Fred Holland Day, 1898 yılında kitabında Cibran’ın çizimlerine yer verir. Cibran, Lübnan, Amerika ve Fransa’da eğitim almış, yaşamının büyük çoğunluğunu ise Amerika’da geçirmiştir.
48 yaşında siroz ve tüberkülozdan ölene değin şiir, resim, nesir alanında birçok esere imza atmış, filozof olarak anılmış, düşünceleri en saygın şekilde tüm dünyaya ulaşmıştır. Kısa yaşamı, şu manidar sözünü hatırlatmaktadır. “En uzun ömür ile en kısa ömür arasında pek bir fark olmadığını sizi çevreleyen sonsuzluğu düşündüğünüzde anlayacaksınız.”
Eserlerinde doğu-batı felsefelerinin sentezi görülmekte, ruhban sınıfını da ateşli bir biçimde eleştirmektedir.
Cibran her ne kadar Hristiyan bir kültürle yetişmiş ve iç içe yaşamış olsa da İslam’ı yakından tanımış, etkilenmiş, özellikle tasavvufa yakınlık duymuştur. Tüm dinlerin birbirinin parçası olduğuna dair düşünceleri vardır. Eserlerinde Hristiyanlığa değinilse de İslam, Yahudilik, tasavvuf ve teosofiyle oldukça alakadardır. Şu sözleri, inanç anlayışını gözler önüne sermiştir: “Sen kardeşimsin ve ben seni seviyorum. Sen, camide secde ederken, ben seni yine seviyorum. Kilisende diz çöktüğünde, sinagogunda dua ettiğinde de seni seviyorum. Sen ve ben, biz, inancın çocuklarıyız.”
Cibran kendinden önceki asrın ünlü şair ve ressamı William Blake ile kıyaslanmış, çağının Blake’i olarak anılmıştır. Bu kıyaslama hocası Auguste Rodin’e aittir.
Batı’nın el üstünde tuttuğu kitapları, anavatanı Lübnan’da, aydın ve öğrenciler tarafından benimsendiği için bir dönem yasaklanmıştır.
Ermiş, Kırık Kanatlar, Avare, Kum ve Köpük önemli eserlerindendir. 8’i İngilizce, 8’i Arapça olmak üzere 16 eseri mevcuttur.
En bilinen ve hayat felsefesini yansıtan eseri Ermiş’tir. 26 şiir denemesinden oluşur. 1923 yılında yayımlanan eseri 1960 Amerikasında büyük bir üne kavuşmuştur. Kitap 40’tan fazla dile çevrilmiş ve Amerika’da 20. Yüzyılın en çok satılan kitaplarından biri haline gelmiştir.
Ermiş’in asıl adı The Prophet yani ‘peygamber’dir, Türkçe’ye çevrilirken Ermiş tercih edilmiştir. Dinlere aynı seviyede duyduğu alaka, inanç dünyasında kompleks bir duygu yoğunluğu oluşturmuş, İsa(a.s) ve Muhammed(a.s)’e aynı derecede sevgi duyduğunu belirtmiştir.
Şiire bakışı, saygıyı hak eden bir anlayıştır. “Şiir, bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.” demiştir. Cibran sanatı ile yer aldığı tüm kategorilerde hep ilk sıralardadır. Bundan ötürü okunası, üzerine düşünülesi bir fakirdir Halil Cibran.
Hasan BOZDAŞ | Fakirane 2