Hasan Bozdaş’tan Düşünen Şiirler | Hüseyin Akın

Hasan Bozdaş’ı ilk şiir kitabı Adil Bir Akşam ile tanımıştım. Şu dizeler beni çarpmıştı: “ben doğduğumda / çocukları delirmesin diye anneler / hasan dağıttılar / O kadar çok baktım ki uzağa / öldüğüme inanmadılar”

Hasan Bozdaş, belki de yaşadığımız hayatın en âdil imgesi ölüm olduğu için şiirlerinde ölüm kelimesini sıkça kullanıyor. Bozdaş’ın şiirlerini önceki-sonraki bağlamında okuduğumuzda düşsel düşüncenin imgeye baskın durduğunu söyleyebiliriz. Ayağına kadar gelen romantizme yüz vermeyen, düşsel ve düşünsel dünyadan kendine bir şiir atmosferi oluşturmayı bilen bir şiir yazıyor. Okuyucu şairin daha ilk başta yeni çıkan kitabın isminde romantizmin baş döndürücü etkisini nasıl kırmaya çalıştığını fark ediyor: İnsanın Madde Olmayan Kısmı.

Okumaya devam et “Hasan Bozdaş’tan Düşünen Şiirler | Hüseyin Akın”

Şair Hasan Bozdaş’tan Yeni Kitap: İnsanın Madde Olmayan Kısmı | Yunus Emre Altuntaş

2000’lerden sonra yeni bir şiir yazıldığını söylemiştik. Uzun süre İkinci Yeni’nin tekrarını yaşayan Türk şiirinde, dönüşümün başlangıcını 90’ların sonuna işaretleyebiliriz. ‘80 şiirinin adeta kısırlaştırdığı şiirimizi, bireyci hazlardan kurtarmak için ‘90 kuşağının çabaları yadsınamaz. Buna rağmen yeni tür şiir için 2000 sonrasını beklemek gerekecekti. ‘90 kuşağının temelini belirlediği bu yönelimin verimleri, yoğun olarak 2000 ve sonrası kuşakla anılmaya başlandı.

Neydi yeni şiirin vadettiği? Öncelikle söz oyunlarından, humordan, lirikten, vıcık vıcık aşk şiirlerinden ve modern insanın çıkmazını anlatan bireyci mırıldanmalardan gına gelmişti. Her biri diğerinin tekrarı olan şiirler, bugün de yazılmaya devam ediyor. Lâkin yeni bir ses, yeni bir üslup olarak şiirdeki değişimi sırtlayan şairler de var. İşte sevindiğimiz nokta budur. Çünkü alışıldık gelen her şey şiire düşmandır. Şiirde beklenen şey şaşırtıcı bir başkalıktır. İlk kez okunduğunda insanda farklı bir hoşluk duygusu bırakan şiirdir yeni olan. Alışıldık olanı devam ettiren şiir ise özü itibariyle kayıptır.

Okumaya devam et “Şair Hasan Bozdaş’tan Yeni Kitap: İnsanın Madde Olmayan Kısmı | Yunus Emre Altuntaş”

İnsanın Maddesine Şiirin Nazmına Dair | İbrahim Demirci

Hasan Bozdaş’ın ilk şiir kitabı Adil Bir Akşam, bundan beş yıl önce Hece Yayınları tarafından okura sunulmuştu. O eser hakkında Yeni Şafak Kitap’ta kısa bir tanıtım ve değerlendirme yazısı yazmıştım. Şairin ikinci şiir kitabı İnsanın Madde Olmayan Kısmı, Dergâh Yayınları’ndan çıktı. 106 sayfalık kitap, üç bölüme ayrılmış: Çizgi, Tanrı’yla Buluşmalar, Logos. Her bölümde beşer şiir, toplam on beş şiir.

Şiirin ne olduğuna ve ne olmadığına, neleri içerdiğine ve neleri dışardığına ilişkin bugüne kadar söylenen sözlerin çokluğuna ve çeşitliliğine bakarak bundan sonra da çok ve çeşitli şeyler söyleneceğini öngörebiliriz. Hattâ benzer bir durumun Tanrı, insan, doğa, aşk, bilgi, madde, ışık… pek çok varlık ve kavram için de söz konusu olduğunu uygarlık ve düşünce tarihi bize gösteriyor. Bize kesinti ve kopuş gibi görünen sarsıcı dönüşümlere rağmen, insanlığın serüveninde değişerek devam etme, devam ederek değişme kuralının işlemekte olduğunu söyleyebiliriz. Bu olgu sayesinde hem “Güneşin altında yeni bir şey yok!” hem de “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!” diyebiliyoruz. Okumaya devam et “İnsanın Maddesine Şiirin Nazmına Dair | İbrahim Demirci”

Merve Koçak Kurt’la Söyleştik

Her edebiyatçının “şehir” ile kurduğu bağ/ilişki diğerinden farklıdır. İçinde bulunduğu, içinden geçtiği, durduğu, durakladığı, bağ kurduğu, sevdiği, nefret ettiği, kızdığı şehir onun yaz(g)ısı mıdır aynı zamanda? Merak edip Edebiyat Haber olarak “Şehir Söyleşileri”ne başlayalım demiştik. Köşemizin bu ayki misafiri Hasan Bozdaş oldu. Bozdaş, “Kentlerin bellekleri uzun zamandır yok, bildiğimiz isimleri unutmamızı istediler, bu topluma dağ isimlerini hatta köy isimlerini hatta kendi çocuklarının isimlerini unutturdular… Hafıza bir insan ömrünce yaşamıyor ne kötü, yine de alışamıyoruz bu unutkanlığa.”  diyor.

Yolunuz hangi şehirlerden geçti? (Doğduğunuz, doyduğunuz, durduğunuz şehirler…)  Hangisiyle nasıl “bağ”lar kurdunuz? En çok hangisinde buldunuz kelimelerinizi? 

Çok otobiyografik bir söyleşi olacak belli ki. Siz sorunca fark ettim, şehirlerim üzerine hiç düşünmemişim, aslında pek çok şehirle bağ kurdum yine de hiçbirinde kalıcı olmadım, burada da ne kadar kalırım bilemiyorum.

Okumaya devam et “Merve Koçak Kurt’la Söyleştik”

Suavi Kemal Yazgıç’la Söyleştik

İlk kitabın 2018’de yayınlanmıştı. İkinci kitabın “İnsanın Madde olmayan Kısmı” ise 2023’te okurla buluştu. İki kitap arasındaki dönem biraz uzun mu sürdü? Neler yaptın bu dönemde?

Bence uzun sürdü ve bu kadar uzun sürmesini planlamamıştım. İlk kitap sevildi ama o konfor alanı biraz tehlikeliymiş. Ben de ilk kitaptan itibaren yaklaşık 2 yıl boyunca şiir yazmadım ve hiç şiir düşünmemeye çalıştım. Ama okumalarım, dergi takiplerim sürdü. 2020 ortalarında Buzdokuz’u çıkarmaya başladık, Hayriye hanım böyle bir teklifle gelince ister istemez tekrar şiir düşünmeye başladım. Kitapta yer alan şiirlerin tamamı Buzdokuz sürecinden sonraki şiirler, derginin verdiği motivasyon gerçekten farklıydı çünkü ilk kez bir derginin mutfağında yer alıyordum. Sonrasında avukatlıktan ayrılıp akademiye geçişin de beni şiir anlamında dinginleştirdiğini söyleyebilirim. Öğrencilerimden şiir konuşacaklarım da olsun isterdim ama daha çok hukuk konuşuyoruz, bunun da getirdiği bir sendrom da var, sonrasında Ayhan Çitil, Burhanettin Tatar ve Hadi Adanalı’dan aldığım dersler de yeni kavramsal dünyamı tamamladı, bilmiyorlar ama bu kitapta çok emekleri var. Daha hızlı bir şiirden daha suskun bir şiire dönüş oldu. 2022 sonlarında da artık hızlı bir şekilde dosyayı tamamlama gayretine giriştim. Hatta esprisini yapıyor eşim, kitabın yarısını 3 yılda diğer yarısını 3 günde yazdın diye, öyle oldu sanki.

Okumaya devam et “Suavi Kemal Yazgıç’la Söyleştik”

Heidegger Beni Affet

panoptikon

her yıl yüzlerce kişi yorgunluktan ölüyor
bir ceset gibi itaat ediyorum
tanrı hastalığı literatüre girdi
panoptikon’da bir tragedya şairi
günahlarını yazdı ve çok sevindi.
her yeri gören bir yerde tevhit fikri
sitesini terk etmeyen septik
logos! dedi kendini tutamadı
tanrı müdahil anlatıcı olarak
kitaba girdi.

devamı bu bağlantıda…

İnsanın Madde Olmayan Kısmı

neden ölmemem gerektiği hakkında
bir şeyler düşünüyorum
bir böğürtleni paylaşmak bir bebekle
bir çiçeği tanıtmak ve bak burası okyanus, karşısı uzak
insan ölümünü ararken daha geç yaşlanıyor
marakeş’te büyücü kadınların duasını aldım
biraz enfiye aldım evimize cin gelirse birlikte koklarız
majorelle’nin mavisinden bir gül kopardım
bir gece sahrada dolaştım, ölüm yaşamaktadır
akdeniz iklimi iyi bir fikir
ölünün gözleri için zeytin veriyorlar
gözleri görmeyen türbedar veriyorlar
ve yanına döşek seriyor
ölünce uyanıyorum, türbedar uyuyor
fez’de hangi sokakta evim unutuyorum
kapımıza portakal ağacı dikmek mühim
bir ortodoks ilahisi iyi geliyor, içinde şirk geçmiyor
biraz büyü iyi geliyor, demokrasi bile iyileşiyor

İnsanın Madde Olmayan Kısmı, Dergâh Yayınları etiketiyle Nisan ayında çıktı. Satın almak için kitapyurdu bağlantısına tıklayabilirsiniz.