Söyleşi

7 Aralık’ta Diyarbakır Özel Öz Kayapınar Lisesi öğrencileriyle söyleştik, edebiyat ve şiir konuştuk, kitap imzaladık. Gençlerin sorularına yetişemedim. Misafir eden kıymetli idareci ve öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum.20181207_113335

Mahalle Mektebi Sohbetleri

10 Kasım’da Konya’da Mahalle Mektebi Dergisinin misafiri olduk, muhabbet ettik. Davetleri için Ulvi Kubilay Dündar ve Abdullah Kasay’a,  konukseverlikleri ve muhabbetleri için kıymetli Muammer Ulutürk hocamıza ve Mehmet Kahraman beye; refakatleri için Ahmet Melih Karauğuz, Ahmet Topbaş, Ali Akçakaya ve Alperen Tayfur’a teşekkürlerimle…

Bilkent Kitap Fuarı İmza Günü(3 Kasım 2018)

3 Kasım’da Bilkent Center’da düzenlenen kitap fuarında Hayriye Ünal, Merve Koçak Kurt ve Esra Özdemir Demirci ile birlikte Hece Yayınları standında kitaplarımızı imzaladık. Bizi yalnız bırakmayan Rasim Özdenören hocamıza, kıymetli öykücüler Gamze Güller ve Deniz Dengiz Şimşek’e, refakatleri için Alptuğ Topaktaş’a ve Ahmet Sezikli’ye binbir teşekkürle…

Bir Japon Ölürken Konuşmalar

Ali Ayçil dizelerini daima akraba bulurum, ilk kez okuduğumu düşünmem bile, denemelerinde de bundan farklı düşünmedim. Benzer şeyleri gözlemliyor, kıvanç duyuyor, burukluğunu yaşıyor, yanı başımda konuştuğunu duyuyorum. Örneğin, onu çaresiz bırakan ölüm, işte hepimizin ortasında çırılçıplak ve yapayalnız. Alışkanlıklarımız, korktuklarımız ve hakkında konuştuğu şeylerin hiçbiri bizden uzak değil. İletişim kurma biçimi de bize uzak değil, bir yaralının yakını gibi. Ama kesinlikle sesini yükseltmiyor, olanca dirayetiyle sabrediyor. O, bunu kişisel kaosu olarak adlandırıyor.   Okumaya devam et “Bir Japon Ölürken Konuşmalar”

tea & talks

2 Nisan’da, Muhammed Fatih Kutlubay’la birlikte, İstanbul Üniversitesi İdeal Hukuk Kulübü ve Hukukçular Derneği Gençlik Komisyonunun İSEDER’de düzenlediği tea&talks söyleşisine katıldık. Nazik davetleri için çok çok teşekkür ediyorum.

Hece Taşları: İlhami Çiçek

Hece Dergisi, 1997 yılının Haziran ayında yayımladığı 6. sayısında, Hece Taşları bölümünde İlhami Çiçek’e yer vermiş. Müteveffa şairin konu edildiği ilk dosyalardan biri. Çok da bilinmeyen, hatta unutulmuş bu dosyayı bana ulaştıran sevgili Ahmet Sezikli’ye ve sayfamda paylaşmama izin veren sayın Ömer Faruk Ergezen’e teşekkür ediyorum.

İlhami Çiçek, şiir dünyamda ayrı bir yer kaplıyor, bir avuç şiiriyle. O zaman yokluğu için oturalım ve Hüznün Mesnevisi‘ni dinleyelim. Çünkü  “Hüzün, öylece orta yerdedir.”   Okumaya devam et “Hece Taşları: İlhami Çiçek”

Yalnız Adam | İlhami Çiçek

Bu şiir ilk kez Hece Dergisi‘nin 6. sayısında ‘Hece Taşları’ bölümünde yayımlanmıştır. Göğekin ve Edebiyat Dergisi Yayınları’ndan çıkan Satranç Dersleri isimli kitaplarda yer almamaktadır. İlk kez Ketebe yayınlarından çıkan Bu Hüznün Mesnevisi kitabında yer bulmuştur. Dipnotta da belirtildiği üzere, arkadaşı ve yakın dostu M. Emin Alper’e armağan ettiği, Ionesco’nun Yalnız Adam kitabının ilk sayfasına yazmıştır.

Ketebe yayınlarından çıkan kitapta ilk merak ettiğim şey, Satranç Dersleri ve Göğekin’e alınmamış şiirlerin bu kitapta olup olmadığıydı. Bu şiirlerden ‘Yalnız Adam’ı sanırım ilk kez ben blogumda paylaşmıştım 1997 tarihli bir özel sayıdan çıkarıp. ‘Yalnız Adam’ şiiri yer alıyor Bu Hüznün Mesnevisi’nde.

Yine 2000 yılında dergi sayfalarında ilk kez paylaşılan ve İlhami Çiçek’in Sümmanioğlu’na yazıp cevap beklediği, aşık kültürü içerisinde yazılmış 7 kıtadan oluşan bir şiir de, “Dinle Şair Dinle Sözlerim Sana” başlığıyla Bu Hüznün Mesnevisi’ne alınmış.

Satranç Dersleri’nde yer alan ‘Canlar’ isimli şiirin ise bu kitapta tıpkı basımı var, 4 dize. Fakat Canlar’ın orjinali ‘Güneşe’ adıyla yayınlanmış Edebiyat Dergisi’nde, aslında 14 dizelik bir şiir, onu kitaba koymamışlar. Onun haricinde şairin tüm eserleri derlenmiş gibi gördüm.

7 Günde Devr-i İskandinavya

Şöyle bir pasajı var Camus’un, “What gives value to travel is fear. It is the fact that, at a certain moment, when we are so far from our own country … we are seized by a vague fear, and an instinctive desire to go back to the protection of old habits … this is why we should not say that we travel for pleasure. There is no pleasure in traveling, and I look upon it more as an occasion for spiritual testing … Pleasure takes us away from ourselves in the same way as distraction, in Pascal’s use of the word, takes us away from God. Travel, which is like a greater and a graver science, brings us back to ourselves.”[1]

Özetle, “Yolculuk, bizi kendimize geri getirir.”

İşte biz bu yolculuğa üç kişi çıktık ama ben sadece kendimden bahsedeceğim. Kendimi geri getirmek için, rüya izlerimin peşi sıra yürüdüm: İskandinavya. En bi sevdiğim. Okumaya devam et “7 Günde Devr-i İskandinavya”